Javascript must be enabled to continue!
GERTRUD BÄUMER’NİN İSTANBUL SEYAHATİ (1918) VE OSMANLI KADIN HAREKETİ
View through CrossRef
1908 yılında ilan edilen İkinci Meşrutiyet ile başlayan Osmanlı Devleti’nin son dönemine damga vuran özgürlük ve reform talepleri Osmanlı kadın hareketine olumlu katkı yaparak bu alandaki gelişmeleri hızlandırdı. Bu dönemin bir diğer öne çıkan gelişmesi, Balkan Savaşları (1912-1913) Birinci Dünya Savaşı (1914-1918) ve ardından gelen İstiklâl Harbi (1919-1922) ile on yıllık savaşlar dizisidir. Savaş koşulları altında kadınların toplumsal hayattaki rolleri arttığından kadın hareketi de güç kazandı.
Almanya, özellikle 19. yüzyılın son çeyreğinden itibaren Osmanlı Devleti’ne yönelik nüfuz politikasını daha sistemli hale getirdi. Şansölye Otto von Bismarck’ın görev süresinin sonlarına doğru başlatılan girişimler 1888 yılından itibaren, II. Wilhelm’in Alman tahtına çıkmasıyla daha kapsamlı bir hal aldı. Almanya, II. Abdülhamid’in modernleşme taleplerini karşılayacak uzmanlık alt yapısı ve sermayeye sahipti. Bu durum iki imparatorluk arasında iş birliklerini çoğalttı. İş birlikleri, Almanya’nın özellikle İngiltere ve Fransa gibi dönemin emperyalist devletlerinin karşısına rakip olarak çıkmasına neden oldu.
Osmanlı Devleti’nin son dönemi dış politikası ile alakalı çalışmaların odak noktalarından biri olan Almanya ile ilişkiler daha çok askeri, diplomatik ve iktisadi açılardan incelenmiştir. Oysaki Birinci Dünya Savaşı’nda Almanya ile kurulan ittifak kültür, eğitim gibi alanlarda da önemli gelişmelerin yaşanmasını sağlamıştır. Almanya kültür faaliyetlerini Osmanlı Devleti ile ilişkilerinin uzun süreli ve kalıcı olmasına yarayacak bir araç gibi gördü ve Osmanlı’da eğitimin modernleşmesi için faaliyetler yürüttü. Osmanlı kadın hareketinin en talepkâr olduğu bu alanda Alman ve Osmanlı kadın hareketi kesişmektedir. İttihat ve Terakki Cemiyeti, Balkan Savaşları sonrası iktidarı tam anlamıyla ele aldığından kadın hareketi cemiyetin sosyal politik görüşlerine göre şekillendi. Osmanlı Devleti’nin son döneminde kadınlar toplumsal hayatta ve meslek, eğitim alanlarında daha görünür hale geldi.
Avrupa’da kadınların hak mücadelesi çok daha eskiye dayanmaktadır. Almanya’da kadın hareketi 19. yüzyılın ilk çeyreğine kadar uzanmaktadır. Eğitim hakkını elde etme mücadelesi bu alanların başında gelir. Dolayısıyla Almanya’da öğretmenlik kadın hareketinde öne çıkan meslek koludur. Almanya Osmanlı kültür politikaları konusunda Türk kadınının geleceği ile yakından ilgilenmiştir. Savaşın son yılında İstanbul’a gelerek Dârülfünun’da Türk Kadın Hareketi (Türkische Frauenbewegung) başlıklı bir konuşma yapan Alman kadın hareketinin öncülerinden Dr. Gertrud Bäumer’in konuşması Alman kültür politikası için bir örnektir. Bäumer’nin Almanya’da Ernst Jäckh, Friedrich Naumann gibi Alman emperyalist politikasını destekleyen liberallerle kurduğu ilişki onun İstanbul seyahatinin politik bir yönünü de göstermektedir. Özellikle Ernst Jäckh, Osmanlı Devleti ve Almanya kültür iş birliklerinin yürütülmesinde ilk sırada gelen isimdir. Savaş zamanı çok defa İstanbul’a geldi, Osmanlı Devleti’nin geleceği ile alakalı çeşitli kitaplar kaleme aldı. Onun desteği ile gerçekleşen bu seyahat Alman emperyalizmin ideolojik boyutuna da ışık tutmaktadır.
Title: GERTRUD BÄUMER’NİN İSTANBUL SEYAHATİ (1918) VE OSMANLI KADIN HAREKETİ
Description:
1908 yılında ilan edilen İkinci Meşrutiyet ile başlayan Osmanlı Devleti’nin son dönemine damga vuran özgürlük ve reform talepleri Osmanlı kadın hareketine olumlu katkı yaparak bu alandaki gelişmeleri hızlandırdı.
Bu dönemin bir diğer öne çıkan gelişmesi, Balkan Savaşları (1912-1913) Birinci Dünya Savaşı (1914-1918) ve ardından gelen İstiklâl Harbi (1919-1922) ile on yıllık savaşlar dizisidir.
Savaş koşulları altında kadınların toplumsal hayattaki rolleri arttığından kadın hareketi de güç kazandı.
Almanya, özellikle 19.
yüzyılın son çeyreğinden itibaren Osmanlı Devleti’ne yönelik nüfuz politikasını daha sistemli hale getirdi.
Şansölye Otto von Bismarck’ın görev süresinin sonlarına doğru başlatılan girişimler 1888 yılından itibaren, II.
Wilhelm’in Alman tahtına çıkmasıyla daha kapsamlı bir hal aldı.
Almanya, II.
Abdülhamid’in modernleşme taleplerini karşılayacak uzmanlık alt yapısı ve sermayeye sahipti.
Bu durum iki imparatorluk arasında iş birliklerini çoğalttı.
İş birlikleri, Almanya’nın özellikle İngiltere ve Fransa gibi dönemin emperyalist devletlerinin karşısına rakip olarak çıkmasına neden oldu.
Osmanlı Devleti’nin son dönemi dış politikası ile alakalı çalışmaların odak noktalarından biri olan Almanya ile ilişkiler daha çok askeri, diplomatik ve iktisadi açılardan incelenmiştir.
Oysaki Birinci Dünya Savaşı’nda Almanya ile kurulan ittifak kültür, eğitim gibi alanlarda da önemli gelişmelerin yaşanmasını sağlamıştır.
Almanya kültür faaliyetlerini Osmanlı Devleti ile ilişkilerinin uzun süreli ve kalıcı olmasına yarayacak bir araç gibi gördü ve Osmanlı’da eğitimin modernleşmesi için faaliyetler yürüttü.
Osmanlı kadın hareketinin en talepkâr olduğu bu alanda Alman ve Osmanlı kadın hareketi kesişmektedir.
İttihat ve Terakki Cemiyeti, Balkan Savaşları sonrası iktidarı tam anlamıyla ele aldığından kadın hareketi cemiyetin sosyal politik görüşlerine göre şekillendi.
Osmanlı Devleti’nin son döneminde kadınlar toplumsal hayatta ve meslek, eğitim alanlarında daha görünür hale geldi.
Avrupa’da kadınların hak mücadelesi çok daha eskiye dayanmaktadır.
Almanya’da kadın hareketi 19.
yüzyılın ilk çeyreğine kadar uzanmaktadır.
Eğitim hakkını elde etme mücadelesi bu alanların başında gelir.
Dolayısıyla Almanya’da öğretmenlik kadın hareketinde öne çıkan meslek koludur.
Almanya Osmanlı kültür politikaları konusunda Türk kadınının geleceği ile yakından ilgilenmiştir.
Savaşın son yılında İstanbul’a gelerek Dârülfünun’da Türk Kadın Hareketi (Türkische Frauenbewegung) başlıklı bir konuşma yapan Alman kadın hareketinin öncülerinden Dr.
Gertrud Bäumer’in konuşması Alman kültür politikası için bir örnektir.
Bäumer’nin Almanya’da Ernst Jäckh, Friedrich Naumann gibi Alman emperyalist politikasını destekleyen liberallerle kurduğu ilişki onun İstanbul seyahatinin politik bir yönünü de göstermektedir.
Özellikle Ernst Jäckh, Osmanlı Devleti ve Almanya kültür iş birliklerinin yürütülmesinde ilk sırada gelen isimdir.
Savaş zamanı çok defa İstanbul’a geldi, Osmanlı Devleti’nin geleceği ile alakalı çeşitli kitaplar kaleme aldı.
Onun desteği ile gerçekleşen bu seyahat Alman emperyalizmin ideolojik boyutuna da ışık tutmaktadır.
Related Results
OSMANLI DEVLETİ’NİN İKAMET ELÇİLİĞİNE UYUM SÜRECİNDE MEHMED SAİD GALİB EFENDİ’NİN FRANSA ELÇİLİĞİ (1802-1803)
OSMANLI DEVLETİ’NİN İKAMET ELÇİLİĞİNE UYUM SÜRECİNDE MEHMED SAİD GALİB EFENDİ’NİN FRANSA ELÇİLİĞİ (1802-1803)
Kanuni Sultan Süleyman dönemi itibarıyla resmen başlamış olan Osmanlı-Fransız diplomatik ilişkileri, XVIII. yüzyıla kadar çoğunlukla Fransa’nın İstanbul’da bulunan elçileri vasıtas...
Ölümcül Kadın İmgesi Bağlamında Peyami Safa’nın "Cânân"ı
Ölümcül Kadın İmgesi Bağlamında Peyami Safa’nın "Cânân"ı
Çağlar boyunca kötülüğün kaynağı olarak görülen kadın, sanat ve edebiyattaki temsillerinde de bu yönüyle ele alınmaktadır. Kötücül kadın tiplerinden biri olarak, on dokuzuncu yüzyı...
BALKAN SAVAŞLARI ÖNCESİNDE KARADAĞ’IN OSMANLI DEVLETİ ALEYHİNDEKİ FAALİYETLERİ: OSMANLI FİRARİLERİNİ DESTEKLEMESİ (1911-1912)
BALKAN SAVAŞLARI ÖNCESİNDE KARADAĞ’IN OSMANLI DEVLETİ ALEYHİNDEKİ FAALİYETLERİ: OSMANLI FİRARİLERİNİ DESTEKLEMESİ (1911-1912)
Karadağ’da ilk Osmanlı idaresi Fatih döneminde oluşturuldu. Bölgede Osmanlı idaresi uzun süre devam etti. 1878’de Berlin Kongresi’nde Karadağ, bağımsız bir devlet oldu. Bu dönemden...
SIRA DIŞI BİR OSMANLI BÜROKRATI: KAPTAN-I DERYA SEYYİD ABDULLAH RAMİZ PAŞA (?-1813)
SIRA DIŞI BİR OSMANLI BÜROKRATI: KAPTAN-I DERYA SEYYİD ABDULLAH RAMİZ PAŞA (?-1813)
Kaptan-ı Derya Seyyid Abdullah Ramiz Paşa Kırım’ın köklü ulema ailelerinden birine mensuptur. Osmanlı Devleti’nin Ruslar karşısında aldığı ağır yenilgi sonrasında imzaladığı Küçük ...
XVIII. Yüzyılın Başlarında Edirne Şehrinin İdarecileri (1700-1725)
XVIII. Yüzyılın Başlarında Edirne Şehrinin İdarecileri (1700-1725)
Osmanlı Devleti, 3 kıtada hüküm sürmüş, içerisinde barındırdığı birçok farklı etnik köken ile sosyal ve ekonomik yapısı, askerî teşkilatı ve idari kurumlarıyla 6 asırdan fazla yaşa...
Arap Yarımadası’nda Osmanlı- İbni Reşid İttifakı
Arap Yarımadası’nda Osmanlı- İbni Reşid İttifakı
Osmanlı Devleti Hicaz bölgesini ve Orta Arabistan’ı egemenliği altına aldıktan sonra bölgede imtiyazlı bir yönetim uyguladı. Bölgede kabul gören dinî önderler veya geleneksel olara...
II. MEŞRUTİYET DÖNEMİ OSMANLI BASININDA TÜTÜN TARIMI VE REJİ ŞİRKETİ
II. MEŞRUTİYET DÖNEMİ OSMANLI BASININDA TÜTÜN TARIMI VE REJİ ŞİRKETİ
Tütün Amerika kıtasının keşfiyle bilinmeye başlanmış
ve kısa sürede tüm dünyada üretimine başlanmıştır. Tütün ekimine, Osmanlı
devletinde 17. yüzyıl başlarında yapılmaya başlanmış ...
Ebû Hanîfe’nin Osmanlı Tefsir Anlayışına Etkisi: İrşâdü’l-akli’s-selîm ve Rûhu’l-beyân Tefsirleri Özelinde
Ebû Hanîfe’nin Osmanlı Tefsir Anlayışına Etkisi: İrşâdü’l-akli’s-selîm ve Rûhu’l-beyân Tefsirleri Özelinde
Ebû Hanîfe (öl. 150/767) fıkıh alanında otorite olması sebebiyle Hanefîlik mezhebinin kurucusu ola-rak öne çıkmakla birlikte kelam, hadis ve edebiyat alanlarında da söz sahibi bir ...


