Search engine for discovering works of Art, research articles, and books related to Art and Culture
ShareThis
Javascript must be enabled to continue!

Osmanlı Arşiv Belgesine Göre Melike Ahmed Hanım’dan Melek Ahmed Hanım’a

View through CrossRef
Osmanlı’nın son dönemi ile Cumhuriyet döneminin ilk yıllarını kapsayan süreçler içerisinde Türk heykel sanatı adına yapılmış olan çalışmaların kısıtlı olduğu bilinen bir gerçektir. Yapılan çalışmalar içerisinde de ismine nadiren rastlanan ve haklarında bilgi sahibi olabildiğimiz ilk kadın heykeltıraşların sayısı da buna dahil edilebilir. Süreç içerisine Sanayi-i Nefise Mektebi ve İnas Kız Sanat Okulu girince, bu konuda yapılan çalışmaların, az da olsa bilim dünyasına katkı sağlaması yönüyle önemli bir olgudur. Bu bağlamda İnas Sanayi-i Nefise Mektebi’ni ve sanatçılarını kapsamına alan önemli çalışmalar olarak literatüre geçen Paşalıoğlu, Hacer Banu (1995). İnas Sanayi-i Nefise Mektebi ve Mezunları, Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Türk Sanatı Ana Bilim Dalı Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul. Saldıran, Burcu (2023). Cumhuriyet Dönemi Kadın Heykeltıraşların Biyografi ve Sanat Üslubu Açısından İncelenmesi (1923-1950), Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Türk Sanatı Ana Bilim Dalı Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul. Sokur, Büşra (2020). Türkiye’de Kadın Heykeltıraşlar 1900-1950, İstanbul Kültür Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü Sanat Yönetimi Programı Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul gibi çalışmaların yanı sıra Halil Özyiğit’in makale çalışmaları ile Sanayi-i Nefise Mektebi üzerine yapılan tarih ve eğitim ağırlıklı çalışmalar, aynı zamanda okulun resimden heykel sanatına öğrencileri hakkında çeşitli bulgulara erişmemiz için de kolaylık sağlamış olmaktadır. Bizler de Türk kadın heykel sanatçıları içerisinde sadece ismine rastladığımız ya da kendileriyle ilgili sınırlı bilgilere ulaşabildiğimiz sanatçıları araştırmak amacıyla yola çıkarak, bu çalışmayı ortaya çıkarmaya karar verdik. Haklarında bilgi sahibi olduğumuz en sık rastlanan kadın sanatçılar, Sabiha Bengütaş, Nermin Faruki, Melek Cemal Sofu ve İraida Barry gibi birkaç kişiden ibaretti. Bunun neticesinde yolumuzu, ismen çok az tanınan hatta hakkında neredeyse çok az bilgi edinilmiş bir kadın heykel sanatçısını aramaya yönelttik. İşte bu noktada, birkaç kaynakta çok az bilgi edinebildiğimiz ancak özel bir çalışma olan Burcu Saldıran’ın (2023), “Cumhuriyet Dönemi Kadın Heykeltıraşların Biyografi ve Sanat Üslubu Açısından İncelenmesi (1923-1950)” isimli teziyle karşılaştık. Bu tez, alanında gerçekten önemli bir açığı doldurmuş ve çalışmamıza konu olacak “Melek Ahmed Hanım” hakkında da en iyi sonuç veren bir çalışma olarak dikkatlerimizi çekmiştir. Bu çalışmayı görünce, Melek Ahmed Hanım hakkında bizler daha farklı ve ne çeşit bilgiler edinebiliriz sorusuna yönelik araştırmalarımızı derinleştirdik. Melek hanımla ilgili olarak, Cumhuriyet arşiv taramalarını da gerçekleştirdik. Ancak Melek Hanım ile ilgili ilk etapta bir sonuca ulaşamadık. Araştırmayı salt “heykeltraş” olarak indirgediğimiz zaman ise karşımıza ilginç bir sonuç çıkmıştı ve bu sayede, belki de bir yanlışı düzeltebileceğimizi görebilmiştik. Arşiv bulgumuz bize “Heykeltraş Melike Ahmed Hanım” isimli bir sanatçıyı tanıştırmaktaydı. İşte bu noktada bizim için düğüm çözülmeye başlamıştı ve Osmanlıcada “Melek ve Melike” sözcüklerinin yazılışlarının aynı olmasının, araştırmacıların sanatçımıza ulaşmasına engel teşkil ettiğini gösteriyordu. Neticede kadın heykel sanatçılarımız arasında böyle bir isim yoktu. Ve elde ettiğimiz belgenin Melek Ahmed hakkında olduğu varsayımımız bizim için netlik kazanıyordu. Böylelikle gözden kaçmış bir belgeyi bulmak ve bunu Türkçeye kazandırmaya çalışmamız bizim düşüncemize göre orijinallik kazanıyor ve Melek Ahmed Hanım hakkında farklı bir bilgi kaynağı da edinmiş oluyorduk.
Title: Osmanlı Arşiv Belgesine Göre Melike Ahmed Hanım’dan Melek Ahmed Hanım’a
Description:
Osmanlı’nın son dönemi ile Cumhuriyet döneminin ilk yıllarını kapsayan süreçler içerisinde Türk heykel sanatı adına yapılmış olan çalışmaların kısıtlı olduğu bilinen bir gerçektir.
Yapılan çalışmalar içerisinde de ismine nadiren rastlanan ve haklarında bilgi sahibi olabildiğimiz ilk kadın heykeltıraşların sayısı da buna dahil edilebilir.
Süreç içerisine Sanayi-i Nefise Mektebi ve İnas Kız Sanat Okulu girince, bu konuda yapılan çalışmaların, az da olsa bilim dünyasına katkı sağlaması yönüyle önemli bir olgudur.
Bu bağlamda İnas Sanayi-i Nefise Mektebi’ni ve sanatçılarını kapsamına alan önemli çalışmalar olarak literatüre geçen Paşalıoğlu, Hacer Banu (1995).
İnas Sanayi-i Nefise Mektebi ve Mezunları, Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Türk Sanatı Ana Bilim Dalı Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul.
Saldıran, Burcu (2023).
Cumhuriyet Dönemi Kadın Heykeltıraşların Biyografi ve Sanat Üslubu Açısından İncelenmesi (1923-1950), Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Türk Sanatı Ana Bilim Dalı Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul.
Sokur, Büşra (2020).
Türkiye’de Kadın Heykeltıraşlar 1900-1950, İstanbul Kültür Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü Sanat Yönetimi Programı Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul gibi çalışmaların yanı sıra Halil Özyiğit’in makale çalışmaları ile Sanayi-i Nefise Mektebi üzerine yapılan tarih ve eğitim ağırlıklı çalışmalar, aynı zamanda okulun resimden heykel sanatına öğrencileri hakkında çeşitli bulgulara erişmemiz için de kolaylık sağlamış olmaktadır.
Bizler de Türk kadın heykel sanatçıları içerisinde sadece ismine rastladığımız ya da kendileriyle ilgili sınırlı bilgilere ulaşabildiğimiz sanatçıları araştırmak amacıyla yola çıkarak, bu çalışmayı ortaya çıkarmaya karar verdik.
Haklarında bilgi sahibi olduğumuz en sık rastlanan kadın sanatçılar, Sabiha Bengütaş, Nermin Faruki, Melek Cemal Sofu ve İraida Barry gibi birkaç kişiden ibaretti.
Bunun neticesinde yolumuzu, ismen çok az tanınan hatta hakkında neredeyse çok az bilgi edinilmiş bir kadın heykel sanatçısını aramaya yönelttik.
İşte bu noktada, birkaç kaynakta çok az bilgi edinebildiğimiz ancak özel bir çalışma olan Burcu Saldıran’ın (2023), “Cumhuriyet Dönemi Kadın Heykeltıraşların Biyografi ve Sanat Üslubu Açısından İncelenmesi (1923-1950)” isimli teziyle karşılaştık.
Bu tez, alanında gerçekten önemli bir açığı doldurmuş ve çalışmamıza konu olacak “Melek Ahmed Hanım” hakkında da en iyi sonuç veren bir çalışma olarak dikkatlerimizi çekmiştir.
Bu çalışmayı görünce, Melek Ahmed Hanım hakkında bizler daha farklı ve ne çeşit bilgiler edinebiliriz sorusuna yönelik araştırmalarımızı derinleştirdik.
Melek hanımla ilgili olarak, Cumhuriyet arşiv taramalarını da gerçekleştirdik.
Ancak Melek Hanım ile ilgili ilk etapta bir sonuca ulaşamadık.
Araştırmayı salt “heykeltraş” olarak indirgediğimiz zaman ise karşımıza ilginç bir sonuç çıkmıştı ve bu sayede, belki de bir yanlışı düzeltebileceğimizi görebilmiştik.
Arşiv bulgumuz bize “Heykeltraş Melike Ahmed Hanım” isimli bir sanatçıyı tanıştırmaktaydı.
İşte bu noktada bizim için düğüm çözülmeye başlamıştı ve Osmanlıcada “Melek ve Melike” sözcüklerinin yazılışlarının aynı olmasının, araştırmacıların sanatçımıza ulaşmasına engel teşkil ettiğini gösteriyordu.
Neticede kadın heykel sanatçılarımız arasında böyle bir isim yoktu.
Ve elde ettiğimiz belgenin Melek Ahmed hakkında olduğu varsayımımız bizim için netlik kazanıyordu.
Böylelikle gözden kaçmış bir belgeyi bulmak ve bunu Türkçeye kazandırmaya çalışmamız bizim düşüncemize göre orijinallik kazanıyor ve Melek Ahmed Hanım hakkında farklı bir bilgi kaynağı da edinmiş oluyorduk.

Related Results

ÇAĞDAŞ CAMİ MİMARİSİNDE GELENEKSEL BİR YAKLAŞIM ÖRNEĞİ: ANKARA MELİKE HATUN CAMİİ
ÇAĞDAŞ CAMİ MİMARİSİNDE GELENEKSEL BİR YAKLAŞIM ÖRNEĞİ: ANKARA MELİKE HATUN CAMİİ
Öz Köklü tarihi ile her dönem önemini koruyan Ankara, bir protokol şehri olduktan sonra büyük kapasiteli camilere ihtiyaç duymuştur. Ankara’nın Kocatepe Camisi ve Kuzey Ankara M...
Predicting opioid consumption after surgical discharge: a multinational derivation and validation study using a foundation model
Predicting opioid consumption after surgical discharge: a multinational derivation and validation study using a foundation model
Abstract Opioids are frequently overprescribed after surgery. We applied a tabular foundation model to predict the risk of post-discharge opioid consumption. The model wa...
XVIII. Yüzyılın Başlarında Edirne Şehrinin İdarecileri (1700-1725)
XVIII. Yüzyılın Başlarında Edirne Şehrinin İdarecileri (1700-1725)
Osmanlı Devleti, 3 kıtada hüküm sürmüş, içerisinde barındırdığı birçok farklı etnik köken ile sosyal ve ekonomik yapısı, askerî teşkilatı ve idari kurumlarıyla 6 asırdan fazla yaşa...
BALKAN SAVAŞLARI ÖNCESİNDE KARADAĞ’IN OSMANLI DEVLETİ ALEYHİNDEKİ FAALİYETLERİ: OSMANLI FİRARİLERİNİ DESTEKLEMESİ (1911-1912)
BALKAN SAVAŞLARI ÖNCESİNDE KARADAĞ’IN OSMANLI DEVLETİ ALEYHİNDEKİ FAALİYETLERİ: OSMANLI FİRARİLERİNİ DESTEKLEMESİ (1911-1912)
Karadağ’da ilk Osmanlı idaresi Fatih döneminde oluşturuldu. Bölgede Osmanlı idaresi uzun süre devam etti. 1878’de Berlin Kongresi’nde Karadağ, bağımsız bir devlet oldu. Bu dönemden...
Osmanlı Devleti nde Hukuki ve İdari Bir Uygulama Olarak “Usûl-i Aşâir” ya da “Aşiret Kuralları”
Osmanlı Devleti nde Hukuki ve İdari Bir Uygulama Olarak “Usûl-i Aşâir” ya da “Aşiret Kuralları”
Bu makale, Osmanlı Devleti'nin Arap Bedevî aşiretlerine özgü hukuki örf ve âdetlerin geçerliliğini tanımak için kullandığı Usûl-i Aşâir (Aşiret kuralları) kavramı ve uygulamaları...
OSMANLI DEVLETİ’NİN İKAMET ELÇİLİĞİNE UYUM SÜRECİNDE MEHMED SAİD GALİB EFENDİ’NİN FRANSA ELÇİLİĞİ (1802-1803)
OSMANLI DEVLETİ’NİN İKAMET ELÇİLİĞİNE UYUM SÜRECİNDE MEHMED SAİD GALİB EFENDİ’NİN FRANSA ELÇİLİĞİ (1802-1803)
Kanuni Sultan Süleyman dönemi itibarıyla resmen başlamış olan Osmanlı-Fransız diplomatik ilişkileri, XVIII. yüzyıla kadar çoğunlukla Fransa’nın İstanbul’da bulunan elçileri vasıtas...
Arap Yarımadası’nda Osmanlı- İbni Reşid İttifakı
Arap Yarımadası’nda Osmanlı- İbni Reşid İttifakı
Osmanlı Devleti Hicaz bölgesini ve Orta Arabistan’ı egemenliği altına aldıktan sonra bölgede imtiyazlı bir yönetim uyguladı. Bölgede kabul gören dinî önderler veya geleneksel olara...
GERTRUD BÄUMER’NİN İSTANBUL SEYAHATİ (1918) VE OSMANLI KADIN HAREKETİ
GERTRUD BÄUMER’NİN İSTANBUL SEYAHATİ (1918) VE OSMANLI KADIN HAREKETİ
1908 yılında ilan edilen İkinci Meşrutiyet ile başlayan Osmanlı Devleti’nin son dönemine damga vuran özgürlük ve reform talepleri Osmanlı kadın hareketine olumlu katkı yaparak bu a...

Back to Top