Search engine for discovering works of Art, research articles, and books related to Art and Culture
ShareThis
Javascript must be enabled to continue!

Karşıtlıklar ve Sentezler Bağlamında İran’da İşrâk Felsefesi’nin Gelişimi

View through CrossRef
İslam Felsefesinde biribirinden farklı paradigmalar ve metotlar geliştiren Meşşâi ve Sûfî geleneklerin yanısıra bu iki gelenekten hem kaynak hem de metot olarak bir çok şey almakla birlikte kendine has bir çerçeve içinde hareket eden İşrâkilik ekolü, özellikle Oryantalistlerin iddia ettiği üzere İbn Rüşd'ün ölümünden sonra İslam felsefesinin bitmediğinin en güçlü örneklerinden biri olarak gösterilmektedir. Bu ekol, Osmanlı ve Hind hinterlandında da kendini göstermekle beraber özellikle İran coğrafyasında bir gelenek halinde bugüne kadar tarihi süreç içerisinde karşıtlıklar ve sentezler üzerinden devam etmiştir. İşrâk felsefesinin kurucusu olan Sühreverdî, eserlerinde dışlayıcı olmayan kapsayıcı bir yöntemle hareket etmiş bütün felsefi gelenekleri kucaklamış ama bununla beraber kendi yönteminin farklarını da ortaya koymuştur. Onun İşrâk felsefesinde Kadim Yunan ve İran hikmetleri ve onların izdüşümleri olan Meşşâî ve Sûfî yönelimlerin hepsinin izleri görülebilir. Ama bununla birlikte Sühreverdî Meşşâî felsefeye eleştirilerde bulunmuş ve bu eleştiriler onun düşüncelerini Sûfî düşünceye yaklaştırmıştır denilebilir. Ancak salt müşahede ve keşfe dayalı Sûfiliğe yaklaştığı esnada ise felsefenin burhan ve nazar olmaksızın mümkün olmadığını ortaya koymuştur. Bu anlamıyla İşrâk felsefesinin aslında bir "sınır felsefesi" olduğunu söylememiz mümkündür. İşrâk felsefesinin İran hinterlandındaki tüm tarihsel seyri bu sınır ve aradalıkta karşıtlıklar ve sentezler üzerinden tecelli etmiştir. İlk dönem şârihlerinden İsfahan Okuluna kadarki süreçte ortaya çıkan teknik yönü güçlü yorumcular İslam felsefesinin en büyük sentez projelerinden biri olan "el-Hikmetu'l-Müte'aliye" düşüncesinin adeta zemini hazırlamış ve Mola Sadra ile birlikte İşrâkîlik dahil tüm İslam felsefesi ekolleri artık yeni bir konsept ve paradigma üzerinden ele alınmış ve bu durum günümüze kadar kesintisiz biçimde devam etmiştir.
Mardin Artuklu University
Title: Karşıtlıklar ve Sentezler Bağlamında İran’da İşrâk Felsefesi’nin Gelişimi
Description:
İslam Felsefesinde biribirinden farklı paradigmalar ve metotlar geliştiren Meşşâi ve Sûfî geleneklerin yanısıra bu iki gelenekten hem kaynak hem de metot olarak bir çok şey almakla birlikte kendine has bir çerçeve içinde hareket eden İşrâkilik ekolü, özellikle Oryantalistlerin iddia ettiği üzere İbn Rüşd'ün ölümünden sonra İslam felsefesinin bitmediğinin en güçlü örneklerinden biri olarak gösterilmektedir.
Bu ekol, Osmanlı ve Hind hinterlandında da kendini göstermekle beraber özellikle İran coğrafyasında bir gelenek halinde bugüne kadar tarihi süreç içerisinde karşıtlıklar ve sentezler üzerinden devam etmiştir.
İşrâk felsefesinin kurucusu olan Sühreverdî, eserlerinde dışlayıcı olmayan kapsayıcı bir yöntemle hareket etmiş bütün felsefi gelenekleri kucaklamış ama bununla beraber kendi yönteminin farklarını da ortaya koymuştur.
Onun İşrâk felsefesinde Kadim Yunan ve İran hikmetleri ve onların izdüşümleri olan Meşşâî ve Sûfî yönelimlerin hepsinin izleri görülebilir.
Ama bununla birlikte Sühreverdî Meşşâî felsefeye eleştirilerde bulunmuş ve bu eleştiriler onun düşüncelerini Sûfî düşünceye yaklaştırmıştır denilebilir.
Ancak salt müşahede ve keşfe dayalı Sûfiliğe yaklaştığı esnada ise felsefenin burhan ve nazar olmaksızın mümkün olmadığını ortaya koymuştur.
Bu anlamıyla İşrâk felsefesinin aslında bir "sınır felsefesi" olduğunu söylememiz mümkündür.
İşrâk felsefesinin İran hinterlandındaki tüm tarihsel seyri bu sınır ve aradalıkta karşıtlıklar ve sentezler üzerinden tecelli etmiştir.
İlk dönem şârihlerinden İsfahan Okuluna kadarki süreçte ortaya çıkan teknik yönü güçlü yorumcular İslam felsefesinin en büyük sentez projelerinden biri olan "el-Hikmetu'l-Müte'aliye" düşüncesinin adeta zemini hazırlamış ve Mola Sadra ile birlikte İşrâkîlik dahil tüm İslam felsefesi ekolleri artık yeni bir konsept ve paradigma üzerinden ele alınmış ve bu durum günümüze kadar kesintisiz biçimde devam etmiştir.

Related Results

Ziya Gökalp’in Toplum Felsefesi
Ziya Gökalp’in Toplum Felsefesi
Ziya Gökalp, Osmanlı’nın en çalkantılı ve dönüşümün en hızlı olduğu zamanda yaşamış bir düşünür ve siyaset adamıdır. Gökalp, daha ziyade bir sosyolog olarak bilinmesine rağmen yaşa...
Hukuk Felsefesi Öğretiminde Edebiyat Eserleri
Hukuk Felsefesi Öğretiminde Edebiyat Eserleri
Edebiyat eserleri hem Türkiye’nin hem de Dünya’nın çeşitli üniversitelerinde Hukuk ve Edebiyat dersleri aracılığıyla hukuk eğitiminde yer almaktadır. Bu makalede edebiyat eserlerin...
Hydatid Disease of The Brain Parenchyma: A Systematic Review
Hydatid Disease of The Brain Parenchyma: A Systematic Review
Abstarct Introduction Isolated brain hydatid disease (BHD) is an extremely rare form of echinococcosis. A prompt and timely diagnosis is a crucial step in disease management. This ...
Nicholas of Cusa’da Tanrı Hakkında Konuşmanın İmkânı
Nicholas of Cusa’da Tanrı Hakkında Konuşmanın İmkânı
Bu çalışmanın amacı, 15. yy.’ın en önemli filozoflarından sayılan Nicholas of Cusa’nın din dili anlayışı ve özellikle Tanrı hakkında ne türden tanımlamaların yapılabileceği konusun...
Gulâm Huseyn Sâidî’nin Top Adlı Romanında İran’da Meşrutiyet Dönemi
Gulâm Huseyn Sâidî’nin Top Adlı Romanında İran’da Meşrutiyet Dönemi
İran edebiyatının önemli isimlerinden Gulâm Huseyn Sâidî’nin Top adlı romanı, İran tarihinin meşrutiyete geçiş dönemine ilişkin tarihsel anlatıları farklı bir bağlamda yorumlama im...
İmam Mâtürîdî’nin İsrâiliyat’a Yaklaşımı
İmam Mâtürîdî’nin İsrâiliyat’a Yaklaşımı
Bu çalışmada İsrâiliyat’ın çerçevesine dâhil edilebileceğini düşündüğümüz rivayetler hakkında Mâtürîdî’nin ne düşündüğü, söz konusu rivayetlere karşı tefsirinde nasıl bir yaklaşım ...
Kam Böri'nin Oğlu Bamsı Beyrek Boyu'nun Tarihi
Kam Böri'nin Oğlu Bamsı Beyrek Boyu'nun Tarihi
Dede Korkut Kitabı’ndaki üçüncü boy Kam Böri’nin Oğlu Bamsı Beyrek Boyu’dur. Kam Böri’nin Oğlu Bamsı Beyrek Boyu’nda ve Bamsı Beyrek ve Banu Çiçek tiplerinde en eskisi tarihin deri...
İsmâilîlik ve Neoplatonizm: Ebû Ya‘kûb es-Sicistânî Örneği
İsmâilîlik ve Neoplatonizm: Ebû Ya‘kûb es-Sicistânî Örneği
Bu çalışma Ebû Ya‘kûb es-Sicistânî'nin Yeni Eflâtuncu görüşlerini, Plotinus'un düşünceleriyle karşılaştırmalı olarak ele almaktadır. 4./10. yüzyılda yaşayan Sicistânî, İsmâilîliğin...

Back to Top